Yaşamdaki en değerli amaç özgür olabilmektir. Gerçek özgürlük, kendi kontrol alanımızın dışındaki şeylere aldırmayıp önemsemeyerek kazanılır. Eğer zihnimiz korku ve endişeyle doluysa, huzurlu bir kalbe sahip olmamız da imkansızdır.

Başarılı ve yenilmez olmayı mı istiyorsunuz? O zaman, üzerinde gerçek bir kontrolünüz olmayan şeylerle mücadeleyi bırakın.

Mutluluğunuz üç şeye dayanır:

• İradeniz
• Karşılaştığınız olaylarla ilgili düşünceleriniz
• Bu düşünceleri işleme biçiminiz.

Asıl mutluluk dış koşullardan bağımsızdır. Dış koşullara mümkün olduğunca kayıtsız ve ilgisiz kalmaya gayret edin. Mutluluk yalnızca kendi içinizdedir.

İnsanlar güzel ve etkili sözler, iş etiketleri, mevkiler, yüksek mertebeler, hayallerimizi süsleyen mülkler, pahalı giysiler ya da gösterilen hoş davranışlar karşısında kolayca etki altında kalıyor.  Birey olarak gözümüz kamaşıyor ve kandırılıyoruz. Farkında bile olamıyoruz.

Şöhretli kişilerin, önemli devlet adamlarının, siyasi liderlerin, servet sahibi olanların ya da büyük entelektüel ve sanatsal yeteneği olan insanların mutlu olduklarını zannetme hatasına sakın düşmeyin.

Karşılaştığınız bir olay ve durum karşısında bir anda tepki vermemeye çalışın. Önce kendinizi var olan durumdan ve olaydan uzaklaştırın. Ardından daha geniş bir açıdan bakarak kendinizi sakinleştirin. Olayın ve durumun üzerinizdeki etkisini olabildiğince azaltın.

Ruhsal Gelişim; Hatalar ve felaketlerle Yüzleşerek Gerçekleşir

Yaşamın üzücü olaylarını görmezden gelmek yerine, bu olaylara dikkatlice ve dürüstçe bakın. Sıkça şükredin. Ölüm, hastalık, kayıplar ve düş kırıklıklarının gerçekliğiyle yüzleşerek, kendinizi yanılsamalardan ve sahte ümitlerden uzak tutun. Zihninizdeki olumsuz ve haset dolu düşüncelerden hep sakının.

Unutmayın: İyiliğin gerçek özü sizin kendi kontrolünüzdedir. Bunu aklınızdan çıkarmazsanız; kendinizi ve başarılarınızı başkalarıyla kıyaslayarak boş yere kıskançlık, haset ve ümitsizlik duygusuna kapılmazsınız. Kendinizi acınacak bir hale düşürmezsiniz.

Kendiniz dışında başka biri olmaya çalışmayın. Hep kendi kontrol alanınızda kalın.

Olaylar karşısında otokontrolünüzü yitirmeyin. İnsanların sizi incitecek güçleri yoktur. Herhangi bir olay karşısında küçük düşüp düşmemek, sizin seçiminize bağlıdır. Birisi size kaba ve edepsiz sözlerle hitap ettiğinde ya da size bağırdığında, eğer küçük düşürüldüğünüzü düşünüyorsanız, bu her zaman sizin seçtiğiniz bir düşünce alışkanlığıdır. Sizi küçük düşüren şey, “olan duruma” a verdiğiniz tepkiden başka bir şey değildir.

Eğer birisi sizi kızdırıyor ve sinirlendiriyorsa, sizi asıl kötü hissettiren ve sinirlendiren yalnızca ona verdiğiniz tepkidir. Dolayısıyla, herhangi bir kişi sizi kışkırtıyor gibi göründüğünde, hemen şunu hatırlayın: Sizi kışkırtan şey olayla ilgili vermiş olduğunuz yargıdır. Duygularınızın düşünceler tarafından ateşlenmesine izin vermeyin.

Şimdi bu yazı da neyin nesi diyebilirsiniz. Haklısınız. Benden böyle bir yazıyı kimse beklemez.  Doğru! Çünkü bu cümleler bana ait değil. 

Epiktetos (MS 50 -130)

 Uzun yıllar önce yaşamış, günümüz olanaklarının hiç biri ile tanışmamış bir filozof öyle şeyler yazmış ki bugün hala geçerliliğini koruyor.  Ben Felsefe alanında Epiktetos düşkünüyüm. Kitaplarını her fırsat bulduğumda tekrar  tekrar okuyorum ve beni yeniden ayağa kaldırıyor, cesaretlendiriyor.

Size de Epiktetos’un kitaplarını zaman zaman okumanızı tavsiye ederim. 

Bu yazısını paylaşmaktaki amacım ise, hepimiz para peşinde sabahtan akşama koşuyoruz. Tüm koşturmacalar mutlu olabilmek adına yapılıyor. Ancak biz anahtarı yanlış yerde arıyoruz. Nasrettin Hoca’nın dediği gibi. 

Asıl mutluluk kendi içimizde. Ona ulaşmak ise sadece irade ile mümkün. Kontrolünüz dışında olan hiç bir şey için mutsuzluğa kapılmayın.

Bol kazançlı ve huzur dolu bir hafta diliyorum.

Güven AÇIK